25 Aralık 2009 Cuma

Erhan Şentürk ne yapmalı?


Erhan sezon başında Galatasaray kadrosunda kendine yer bulan, geleceği parlak olabilecek bir futbolcu. oynayabileceği pozisyonları forvet/forvet arkası/kanatlar olarak sıralayabiliriz. bugünlerde Erhan da geleceğiyle ilgili olarak bir kırılma noktasında olabilir.. diyarbakırsporda başladığı sezona yeni bir takımda devam etme durumu var.. ve bu takımın alt liglerde olması kuvvetle muhtemel.

sanıyorum ki erhanın diyarbakırdan ayrılma durumunun sebebi parasal olmayacaktır. yaşı dolayısıyla oynayabileceği bir takım bulması onun için önceliktir. diyarbakır'ın futbol anlamında ki ekonomik yetersizliği, takımın karışık oluşu ve elbetteki futbol anlayışı çağın çok gerisinde kalan teknik direktörü gibi nedenler takımdan ayrılmaya karar vermesine neden olmuş olabilir.

ancak geçmiş örneklerinde yaşadığımız üzere gittiği takımdan -şartlar ne olursa olsun- ayrılıp başka bir takıma geçen genç galatasaray futbolcuları bir daha asla imkan bulup galatasaray forması göremediler.. cafercan, erkan ferin, anıl gibi örnekleri düşündüğümüzde yapılacak en iyi şeyin takımında kalıp, kalan 17 maçın hepsinde ilk 11 de başlamak için çalışması olduğunu söyleyebiliriz..

elbette bunun ziya doğan yönetiminde olması pek muhtemel gözükmesede, başarılı olması halinde elde edeceklerini düşünürsek.. teknik direktörünün kafasına girmek (nasıl yapar bilemiyorum), oyununa yeni silahlar katmak, koşu kapasitesini 12-13 kilometrelere çıkarmak, 30 metreden gol yapacak bir şuta sahip olmak, ağırlık salonunda saatler geçirmek, her gece playstation yerine gerçek maçlar izlemek, bireysel taktikler oluşturmak Erhan'ın önümüzdeki 6 ay da yapacağı şeyler olmalı..

belki bunları başarsa da galatasaray da yer bulamaz ama önümüzde ki sezon için olmayan şansını %20 lere çıkartabilir... hayat ihtimal yüzdelerinin artıp azalmasından ibaret değil mi?

24 Aralık 2009 Perşembe

CANER GALATASARAY'DA


trabzonspor maçından akılda kalanlarla başlayalım..


-arda nın güçlü oyunu..


-aydın ın mücadeleci oyunu.. yüzünden belli olmasa da!! özellikleri açısından incelendiğinde striker/forvet olarak başarılı olabilecek bir oyuncu aydın.. hızlı ve ivmesi yüksek fena zıplamayan ancak tek ayaklı bir oyuncu.. genç takımlardan hocalarının aydın kafa toplarında etkin olabilceğini halen söylerler. bu pozisyonun onun için çok ciddi bir seçenek olduğunu düşünüyorum. bu evrilme elbette kolay olmayacaktır. ancak yıllar önce nihat ın geçirdiği bu değişimi yapabilirse (ki bitiricilik ve pozisyon konsantrasyonu için çok çalışmalı) çok ama çok büyük paralar kazanabilir.


-alparslan ın bu takımda sol bek olarak elbette oynayabileceği.. bu çocuk a2 maçlarında bu konsantrasyonu koyabilse aylar önce bu takımda kendine yer bulmaya başlardı. umursamazlık bazı gençler için geçekten zorluklar yaratıyor..


- ve elbette başlığada ilham veren caner..

u17 de peru da.. başalayan hikaye birçok kişi için yıllar yıllar anlatılmadı.. bu çocuk o turnuvada nuri şahin kadar başarılı oyunlar koymuştu ortaya.. ve oynadığı pozisyonlar her maç farklı olsada çok verimli maçlar çıkarmıştı.. (nuri nin o takımda tek pozisyonda tek pozisyon konsantrasyonuyla oynadığını unutmamak gerkir.) bugüne dönersek. caner galatasarayın sisteminde çok farklı pozisyonda oynayıp bunların altından kalkabilecek bir oyuncu. sol bek, orta üçlünün solu, oyun kurucu, sağ/sol açık.. bunların yanında güçlü mücadeleci ve teknik kapasitesi yüksek.. böyle bir oyuncunun maliyeti pek küçük olmayacaktır herhangi bir piyasada. (satın alma opsiyonu 3-4 milyon euro civarı sanırım) fatih terimin kulakalrı çınlasın .. tam onun adamı caner. koy takıma sonra 90 dakikada 6 pozisyon değiştir adamı gıkı çıkmaz bide üstüne güzel oynar.. ikinci devrede iki maç 25 metreden golünüde atar.. sonrada grafik bi daha durmadan sürekli yukarı gider.. sezon sonunda yönetim satın alma opsiyonunu ödeyip biraz tuzlu bir türk oyuncu almak zorunda kalır..

19 Aralık 2009 Cumartesi

benitez yola hazırlanıyor..


liverpool hayallerin takımı!
punduna getirip premier lig şampiyonluğumu yoksa punduna getirip şampiyonlar ligi şampiyonluğumu daha kolaydır? cevap yıllarca bulunamayabilir.. ancak "rafa nın liverpoolu şampiyonlar ligini şansla kazandı bakın liglerinde hiçbirşey kazanamıyorlar" argümanı artık sorunun cevabı için kullanılabilir bir fikir cümlesidir..
not: benitez gitmeden yada yerine gelen hemen hayırlısıyla gerard ı mascherano ile birlikte orta ikilide denese.. yanılıp yanılmadığımı bir görsek...

Çirkinleşmeden Mümkün mü?


kayseri antalya maçını izlerken aklımdan geçen her düşünce gidip iki yüzlülüğe ve rakiplere(hakem!! ve antalya)yapılan saygısızlıklara takıldı.. koskoca stadyum ve kayseri takımı, yüzünde tek pozisyondan 3 ayrı yarayla çıkan kaleciye neden zaman geçiriyorsun diye saldırıyor.. benzer garip heyezanlar maç boyu sürüyor..
liderlik böle bişey işte küçük takımlar için.. kazanmak için hiç bişey yapamadan hakkımız yenilecek diye maça çıkmak.. yazık onlarda bu kadar düzgün şartlara rağmen küçük hayaller peşinden koşarlar ilerde.. kendine inanmazsan kimseyi kendine inandıramazsın.. çıkıp en iyi olduğunuza inanarak oynayın ve gerekenleri yapın yada futbolu kirletmeyin..

-b-aydın mı? -hayır..

atlanan önemli bir nokta var bence.. oynanmaya çalışılan oyunda en önemli eksiklik pas hızının ve kalitesinin çok düşük olması. bunu sağlayacak olan oyuncular defansın ortası ve ortasahadaki 5 oyuncudur. bu 5 oyuncunun arasında eh işte iyi pas yapıyor denilecek herhangi bir oyuncu yoktu bugün sahada.. parlak ve etkili noktaya riskli ama başarılı paz atan tek oyuncu canerdi hatta.. bu durumda ileride oynayan oyuncuların alan bulamama derdini çözemezsin. alan bulamazsan messide olsan karşında dengeli duran bir defansa karşı üreteceğin tek şey 0 gol olacaktır.(bknz. rubin kazan- barça maçları.)
aydının neler yapabilip neler yapamadığını zaten biliyoruz. hızı ve teknik kapasitesiyle her zaman etkili olabilecek bir oyuncudur kendisi. varsın sırtında 2 tane 195 lik oyuncu varken ve herhangi kaliteli bir pas alamadan oynasın. olmayacak demek ne kadar kolay bişeydir.. olduğunda bak değişti oldu diyip çevrilebilir..
herkes başkan dahil bu çocuktan ümidini kestiğinde, önünde kesmesi gereken kewell keita arda varken.. 4 maçta bir belki oynayıp neyi göstermesini bekliyorsunuz.. çalışkan olmamak mücadele etmemek bunlar sadece 1 tane maç öncesi konuşmasıyla bu çocuğun kafasına girilerek gerçekleştirilebilir.
bir gazetede yeteneğin için yazmaya başlayıp 2. yazında olmuyor olmuyor homurtuları duymaya benzer bu durum. homurtu yükseldikçe sen küçülürsün, birgün gelir yayın yönetmeni çok şans verdik ama olmuyor der.. ondan sonrada sen oturur yazı yazarsınnn?
tamam kabul.. 90 dakikanın kaldırılmasıyla fikirlerinizin duyulabilmesi için çok sert yazıyorsunuz. bunu ben yada biz anlıyoruz ama bunu farketmeyip rijkaard kimmiş, adam bu ülkede çalışmamalı, futboldan benim kadar anlamıyor diyen birçok it kopuk türeten bir kültür oluşmasına sebep oluyorsunuz. biz temiziz. temiz yazıyoruz sizin gibi bizimde kimseye borcumuz yok kaybedeceğimiz yada kazanacağımız bişeyimiz de yok bloglarımızda yazarken.
daha dengeli olmanız gerek ..bizi okuyan 1000 kişi varsa sizi günde 1 milyon okuyor belki. oluşturduğunuz kamuoyu giderek çirkin bir kültür oluşturuyor.
belki yaptıklarınızın doğru yönlerine bakıldığında, amacı incelendiğinde, herşey güzel ve toplumsal bakış için olumlu olabilir. sizin açınızdan bakınca bu böledir. ancak sizi okuyan yada dinleyen bireyin sizi, yaptıklarınızı nasıl algıladığıyla oluşucak bakışı kontrol edemiyorsunuz..
erman toroğlu ile yıllar önce o programa başlarken yapmaya çalıştıklarınızdan çok daha farklı bir noktada bugün hakem karalarını incelemek..
yazdıklarınızın yol açtıklarını daha detaylı düşünmelisiniz. okuyucu ve izleyici kitlenizin büyüklüğü bunu gerektirir. eğer bu kitlenin bir kısmını isteklerinizin gerçekleşmesi için koyunlar olarak kullanmıyorsanız..